17 Mayıs 2016 Salı
TÜRKÇENİN TARİHSEL GELİŞİMİ 2
TÜRK DİLİNİN TARİHSEL DÖNEMLERİ
1) Altay Dil Birliği Dönemi
2) İlk Türkçe Dönemi-Çuvaş-Türk Dil Birliği Dönemi (Pre-Turkic)
3) Ana Türkçe Dönemi (Proto-Türkçe)
4) Eski Türkçe Dönemi (6.-10.yy)
5) Orta Türkçe Dönemi (11.-16. yy)
6) Yeni Türkçe (Yeni Yazı Dilleri) Dönemi (16.yy ve sonrası)
7) Modern Türkçe dönemi (20. yy ve sonrası)
Dillerin tarihsel gelişim süreçlerini ayıran kesin çizgiler yoktur. Dillerin gelişim
süreçlerinin dilbilimsel ölçütlerle belirlenmesi gerekir. Ancak çoğu zaman yazı dili olmayan
tarihî dillerle, lehçe ve ağızlarla ilgili yeterli filolojik malzemenin bulunamayışı, dilsel
süreçlerin tarihsel, siyasî, sosyal ve politik olgular aracılığıyla belirlenmesini zorunlu
kılmaktadır. Türk dili tarihinin ana kesitlerini oluşturan Türk yazı dilleri, lehçeleri ve
ağızlarındaki sayısız dallanmalarına karşılık sınırlı sayıdadır. Çoğu tarihî Türk yazı dili
alanıyla ilgili elimizde oldukça sınırlı bir dil malzemesi vardır. Dolayısıyla Türkçenin tarihsel
dönemlerinin tespit edilmesinde, tarihî dönemler arasındaki geçiş ve dallanma proseslerinin,
ilişkilerinin belirlenmesinde bu sınırlı dil malzemesi çoğu zaman yetersiz kalmış, bunun
yanında başka tarihsel, siyasî ve sosyal olgular, tarihsel dil süreçlerinin belirlenmesinde ölçüt
olarak kullanılmıştır (Demir-Yılmaz 2003: 63).
2 Altay dil teorisi ile ilgili daha geniş bilgi için bkz. Osman Nedim Tuna,”Altay Dilleri Teorisi”, Türk Dünyası
El Kitabı, 2. C., Dil-Kültür-San’at, Ankara 2002.
3
Bugün Türkçenin tarihsel dönemlere ayrılması meselesi aslında tam olarak çözümlenmiş
değildir. Ana hatlarıyla ortaya konulan tasnif kabul edilmekle birlikte, tarihsel dönemler
arasındaki geçiş ve organik bağlar, tarihlendirme meselesi bugün Türkolojinin hâlâ araştırılan
ve tartışılan konularındandır.
Kuramsal Altay dilinden ilk olarak Japoncanın, ardından Korecenin ayrıldığı
düşünülmektedir. Japonca ve Korecenin ayrılmasından sonra Türk-Moğol dilbirliği denen
ikinci bir aşama söz konusudur. Öte taraftan aynı şekilde Türkçenin Altay dil birliğinden
ayrıldığı devir, Türkçenin tarihî devirleri içinde ilk Türkçe devri olarak adlandırılır. Yine
hipotetik şekillere dayalı bu döneme ait sınırlı bilgimiz vardır. İlk Türkçe (Pre-Turkic)
döneminin başlangıcı kesin olarak bilinmemekle birlikte; Milattan önce birkaç bin yıllık
dönemi kapsadığı tahmin edilmekte ve Milat sıralarında sona erdiği düşünülmektedir. İlk
Türkçe dönemi Türkçenin Ana Altaycadan ayrıldıktan sonraki ilk dönemi kabul edilebilir. Bu
döneme Çuvaş-Türk dilbirliği dönemi adı da verilmektedir.
Milat sıralarında başladığı kabul edilen Ana Türkçe (veya Proto-Türkçe) dönemi ise Hun
çağı ile ilişkilendirilmektedir. Proto-Türkçe veya diğer bir deyişle Ana Türkçe, bugün için
kesin olarak bilinmeyen, ancak muhtemel tarihlendirmesi Hun çağı olarak yapılan bir devrede
iki ana kola ayrılmıştır. Aşağıdaki gibi formüle edebileceğimiz sözkonusu ses denklemi bu
devre için belirleyici karakteristik olarak görülmektedir:
PTü. *-x-, *-x > *-r-, *-r
> *-z-, *-z
PTü. *-y-, *-y > *-l-, *-l
*-ş-, *-ş
(Dil biliminde proto-dil kavramı, “kurulmuş veya tasarlanmış dil” anlamını taşır. Bir dizi
hipotezlerle kurulmuş bir dil modelidir. Proto-dilin özelliklerine yazılı dillerin karşılaştırma
ve analiz edilmesi yoluyla, yani tarihî ve karşılaştırmalı dilbilimin metot ve teknikleriyle
ulaşılabilir. Ayrıca yeniden kurma diyebileceğimiz rekonstruksüyon hadisesi iki yönlü bir
trafik gibidir. Burada var olan dilden proto-dile gidiş ve geri dönüş şeklinde bir işleyiş söz
konusudur.)
Buna göre r/l yönünde gelişme gösteren iki koldan biri olan Proto-Ogur kolunun bugünkü
modern alandaki tek temsilcisi Çuvaş lehçesi; tarihsel temsilcisi ise Eski Bulgar Türkçesidir.
Bulgar Türkçesi, 5. ve 6. yüzyıllarda Kuzey Kafkasya’da ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşayan
Bulgar Türklerinin dili idi. Bugün elimizde Bulgar Türkçesiyle ilgili çok sınırlı bir dil
malzemesi vardır. Bu tarihî dil bilgileri bugün eski Bulgarca ile Çuvaşça arasındaki ilişkiyi
ortaya koyması bakımından önemlidir.
Çuvaşça dışında kalan bütün tarihî ve modern Türk yazı dilleri ise z/ş yönünde gelişme
gösteren Proto-Oguz kolunu temsil etmektedir. Türk dilinin en eski yazılı kaynaklarının
olduğu Eski Türkçe (KökTürk-Uygur), Orta Türkçe (Karahanlı, Harezm, Kıpçak, Çağatay,
4
Eski Anadolu Türkçesi) tarihî yazı dilleri dönemi ile Çuvaşça dışındaki bugünkü yazı dilleri
ve ağızları bu kola aittir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder